Ağrı’nın Diyadin ilçesine bağlı Mollakara köyünde piyasa kıymeti 1,2 milyar dolar olan 20 ton altın, 2,8 milyon dolar olan 3,5 ton gümüş rezervi tespit edilmiş ve madenin çıkarılması için ilk temel atılmıştı. Şu sıralar iş makinaları eşliğinde sondaj çalışmalarının yapıldığı bölge için muhit örgütlerinin kaygısı laf konusu. Murat Nehri’nin doğduğu kaynağa yakın olan sahanın, Fırat Nehri ile birleşen bu nehri kirleteceği, bölgedeki ziraat arazileri tahrip edeceği belirtiliyor. Ağrı’da planlanan altın madeni sahası projesi, bölgedeki altın rezervinin araştırılması ve çıkarılmasını amaçlayan bir girişimdir. Projenin ana hedefleri arasında yerel ekonomiye katkı sağlamak, istihdam yaratmak ve doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasını sağlamak bulunur. Çevresel ve Ekonomik Etkiler Altın madeni sahası projeleri genellikle çevresel ve ekonomik etkileriyle ön plana çıkar. Ağrı’da planlanan proje de bu açıdan değerlendirilmelidir. Projede kullanılacak olan madencilik yöntemleri, su kaynaklarına olan etkisi, toprak erozyonu, bitki örtüsü ve biyolojik çeşitlilik gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Ayrıca, projenin yerel ekonomiye katkısı, istihdam yaratması ve bölgeye ekonomik canlılık getirmesi de önemli bir değerlendirme noktasıdır. Tartışmalar ve Kaygılar Altın madeni sahası projeleri genellikle tartışmalara ve kaygılara neden olur. Ağrı’da planlanan proje de bu konuda benzeri bir durumu yansıtmaktadır. Tartışmalara yol açan konular arasında çevresel riskler, toprak ve su kirliliği, ekosistem tahribatı ve yerel halkın kaynaklardan yeterince faydalanamaması yer alır. Bu kaygılar ve tartışmalar, projenin dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini gösterir. Katılım ve Şeffaflık Ağrı’da planlanan altın madeni sahası projesi için şunu söylemek gerekir ki altın madeni sahası projelerinde katılım ve şeffaflık önemli bir rol oynar. Projenin yerel halkla etkileşim içinde olması, onların görüşlerini alması ve kaynakların kullanımı konusunda şeffaf bir şekilde bilgilendirilmesi gereklidir. Ağrı’da planlanan proje de bu açıdan değerlendirilmeli ve yerel halkın katılımı sağlanmalıdır. ğrı’da Planlanan Altın Madeni Sahası Projesi, Ağrı’nın ekonomik potansiyeli ziraat ve hayvancılığa dayanıyor. Jeotermal kaynakların varlıklı olduğu bölgede son yıllarda birtakım yatırımlar da laf konusu. Kentte şu an 33’ü aşkın sera üretim tesisi bulunuyor. Bu bölgede yaşayan Doğu Çevre Platformu üyesi ve Van Çevre Derneği Ağrı temsilcisi Mehmet Nuri Taşdemir şöyle bir fikir ileri sürüyor; “Çalışmaların sonucunda siyanür olursa bölge göç verecek. Çünkü ziraat alanları zehirlenecek, hayvancılık olumsuzluk etkilenecek. Kaldı ki Diyadin’de 40 dönümlük alanda jeotermal enerji ile seracılık faaliyetlerinin yapılacağı bir proje hayata geçirilmişti. Bu seralarda yılda 170 ton domates üretiliyor. Maden sahası olursa bunlar yerle bir edilecek. Yine yapımına yeni başlanan 33 yeni ziraat tesisi de negatif etkilenecek. Kentin ekonomisi genel anlamda ziraat ve hayvancılığa dayanıyor. Yine arıcılık mühim bir uğraş kaynağı. Rakımın yüksek olması sebebiyle yenilenebilir enerji kaynakları fazlaca verimli. Maden çalışmasının yapıldığı yerde de jeotermal kaynaklar var. Maden sahasının olduğu bölgede sera organize sahası kuruluyor. Bir yandan siyanürle altın çıkarılacak öteki yandan ziraat yapılacak. Bu oldukça tutarsız bir durum.” Sonuç olarak, Ağrı’da planlanan altın madeni sahası projesi, çeşitli boyutlarıyla dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Projenin çevresel, ekonomik ve sosyal etkileri önemlidir ve bu etkilerin projenin gerçekleştirilmesi sürecinde göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Tartışmalar, kaygılar ve yerel halkın katılımı da projenin değerlendirilmesinde önemli rol oynar. Ağrı’da planlanan altın madeni sahası projesi, dikkatli bir şekilde yönetildiğinde bölgeye ekonomik katkı sağlayabilirken çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği de sağlamalıdır.